HASTANE ODASI
Acaba doktoru çağırmalı mıydım? Gösterge 70’in altına düştüğü zaman doktor, bize haber verin demişti. Serum kokulu hastane odasında annem yatarken hareketsiz biçimde yatarken ben de gözlerim monitörde aynı biçimde hareketsiz duruyordum. Hareket eden, kırpıştırmamak için uzun uzadıya, kuruyana kadar açık bırakmaya çalıştığım, gözlerime bir an için monitörle perde çeken göz kapaklarım ile annemin, ismini bende yaşattığı dedeminki gibi, merhametli olunduğuna dalalet olan, kıllı göğüs kafesim, nefes alabildiğini anlayabilmek, duyabilmek için ümitsizce git gide kocaman olduğunu hissettiğim kulaklarımdı. Nefes alabildiğime göre minicik parçalara bölünmüş kalbim kan pompalamaya devam ediyor, damarlarım bir yerlerde kan taşıyor, midem en son, annem kalp krizi geçirdiği günün sabahında yaptığımız uzun hafta sonu kahvaltısında, “ellerine sağlık oğlum” deyip büyük bir keyifle yediğimiz patatesli yumurtanın arta kalanını (midemde bir şey kalmadığına emindim) öğütmeye çalışıyordu. 80’ler civar...