Kayıtlar

Haziran, 2017 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

HER HAYIRDA BİR ŞER VAR MIDIR?

“Her şer de bir hayır vardır, insanların kendilerini avutmak için söylediği cümlelerden birisidir. Belki de giremediğimiz bir işin, terk eden sevgilinin, bir alt tercihe kalınan bir üniversite yerleştirme sonucunun, düşük yapılan bir bebeğin, türlü yerlerimizden yararlandığımız bir trafik kazasının, çanın sadece 2 puan aşağısında yer alarak kalınan bir dersin, normalde üç saat süren yolun yoğun trafikten dolayı 8 saat sürmesinin, kaçırılan bir gün batımının ardından, zaman kazanmanın en önemli yöntemidir belki de. Bizim için eğer istemediğimiz bir olay meydana gelmişse, gerçeklerle yüzleşmekten ziyade halının altına süpürmekte üstümüze yoktur insanoğlu olarak. Evet genelleme yapıyorum zira bir kova sütün rengini bozmak için bir damla kara kola yeter. Her şerde bir hayır vardırın arkasına sığınmadan, daha sonra başımıza gelecek olumlu bir olayı “o şerden sonra” sendromu olarak nitelendirmekten, tekrar söylüyorum kendimizi avutmak başka bir açıklaması yoktur. Alınmadığın o işin,

GİDECEK YOL KALMADI

“Gidilecek yolun kalmadığını görünce durdum, yürümek durmak demekti ondan sonra.” Köy toplumu ile modern toplum arasında sıkışmış bir neslin ferdiyim. Üniversiteye gidene bulduğu her fırsatta köye gidip tarlada çalışan, çocukken yerde yemek yiyen, masada yemek yemeye liseye geçtiği sene başlayan, babasının pilavı kaşık yerine çatalla yemeye başladığını görüp onu taklit etmeye çalışırken her tarafa pirinç tanelerini saçan, saçılan pirinç taneleri için “anne burasını temizler misin?” diye mızmızlanan değil de, kendi kendine süpürgeyi, bezi alıp kirlenen yerleri temizleyen, ergenlik dönemlerine kadar akşamları köy yerinde çocuklarla yakan top veya saklambaç oynayan, köy düğünlerinde hoşlandığı delikanlıya kaçamak bakışlar atarken annesinin kolunu kıstırdığı… İşte o kız benim. Üniversiteyi kazandığım zaman ailemin sevinip sevinmeme arasındaki ikilemi yaşamalarına şahit olmak hayatta gördüğüm en enteresan ikilemlerdendi. Bir yandan tek çocuklarını, tarlanın en çalışkan işçisini,

GÖRÜNEN ve GERÇEK NEDEN

    “Günaydın” kelimesini duymamak için kaçılır mı insanlardan? Beni hiç tanımadan, bana bu cümleyi kuran birisinin benden bir beklentisi olabilir miydi? Hem neden insan cebindeki kelimeleri hiç çekinmeden harcıyordu ki? Para gibi harcanabilir olmadığı için miydi? Sahi konuşmak bedava mıydı? Peki ya susmak, buna paha biçilebilir miydi? Kafamda sabah sabah bir yığın sorun. Size kendi hikayemi anlatacağım, beni dinler misiniz? Herhangi birisinin herhangi bir hikayesi bu. Aslında ne kadar sıradan olduğumuzun bir hikayesi bu, sıradanlık içerisinde kendimize kurduğumuz sanal dünyaların, duymak istemediğimiz gerçeklerin hikayesi. Bana ne senin hikayenden demeyin, bir dizi izler gibi düşünün. Ne kadar keyif ve merak içerisinde izliyorsunuz diziyi değil mi? İşte bu da benim dizim, hem saatlerinizi, günlerinizi almayacak, birkaç dakika içerisinde bitirebileceğiniz bir dizi. Hikayem bitince de ne oldu diye sormayın, diziler bitince ne oluyor ki? Bazen öyle bir an oluyor ki, sanki bu h