Kayıtlar

Temmuz, 2017 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

HASTANE ODASI

Acaba doktoru çağırmalı mıydım? Gösterge 70’in altına düştüğü zaman doktor, bize haber verin demişti. Serum kokulu hastane odasında annem yatarken hareketsiz biçimde yatarken ben de gözlerim monitörde aynı biçimde hareketsiz duruyordum. Hareket eden, kırpıştırmamak için uzun uzadıya, kuruyana kadar açık bırakmaya çalıştığım, gözlerime bir an için monitörle perde çeken göz kapaklarım ile annemin, ismini bende yaşattığı dedeminki gibi, merhametli olunduğuna dalalet olan, kıllı göğüs kafesim, nefes alabildiğini anlayabilmek, duyabilmek için ümitsizce git gide kocaman olduğunu hissettiğim kulaklarımdı. Nefes alabildiğime göre minicik parçalara bölünmüş kalbim kan pompalamaya devam ediyor, damarlarım bir yerlerde kan taşıyor, midem en son, annem kalp krizi geçirdiği günün sabahında yaptığımız uzun hafta sonu kahvaltısında, “ellerine sağlık oğlum” deyip büyük bir keyifle yediğimiz patatesli yumurtanın arta kalanını (midemde bir şey kalmadığına emindim) öğütmeye çalışıyordu. 80’ler civar

BİRDEN GELDİN AKLIMA

Neden somurtmayı tercih ediyorsun? Sana dair aklımdaki karelerde nedense yüzün asık. Yaşamayı mı sevmiyorsun yoksa insanları mı? Somurtmanın, önceleri insanlara “etkileyici, çekici, gizemli” gelen sonrasında bir damla gülümsediğin zaman o tarz halinden eser yok şimdi dedirten garip bir yüzü olduğunu bilmiyor musun? İnsanları önemsemediğini, senin hakkında ne düşündüklerini önemsemediğinin fazlasıyla farkındayım. Onlar için de yap bunu demiyorum, gülümse, kendin için gülümse en azından azıcık da olsa. Bir gün, ben hiç olmayayım olur mu? Benim gözlerimle bak kendine. Somurttuğunda artan gözaltı torbalarına, sıkıntıdan iki elinle atkuyruğu yapmaya çalıştığın, senin ruhun gibi isyankâr gelip baş edemediğin, sonra dokunmaya doyamayacağım geniş sağ omzuna alıp uçlarını çekiştirdiğin kıvırcık saçlarına, geçen gece rüyamda gördüğüm, o an bile bu kadar parlaksa, gülümsediğinde insanın başını döndürebilecek ışıltıda, dünyaya meydan okuyan, bir o kadar da ürkek gözlerine… Sonunda tutabilme

BİRBİRİMİZE KARIŞTIK

O’nun elini tuttum bugün. Haylaz bir çocuk gibi dudaklarını büzdü önce, rujsuz dudakları birbirleriyle hemen hemen aynı boyutlardaydı ancak öylece kaldı. Çenesinde minik minik çukurlar oluştu. Sol gözünün önüne kıvırcık bir perçem saç geldi. Yağmur yağmaya başladı, öylece bana baktı, ben de bakmaya çalıştım. Korktum, gözlerindeki karanlıktan, içine girip kaybolmaktan, hayatı bu kadar hiçe saymasından, insanları sevmemesinden, her an gidecekmiş gibi durmasından, meydan okumasından, her an kavgaya hazır olmasından. Korkumla yüzleşmeye çabaladım, gözlerinin içerisindeki karanlığa girmeye, onunla savaşmaya karar verdim. Bunu yapmaya çalışırken karnımın ağrıdığını hissettim, arka arkaya fincanlarca kahve içmiş gibi çarpıntı tutmaya başladı, kalbim ağzımın içinde, şakaklarımda, her yanımda aynı çarpıntıyla atmaya başladı. Karanlığa gözlerim alışmaya başladı, siyah iple beyaz ipi hala ayırt edemiyordum ancak yürüdüğüm yolun neresi olduğunu anlayabiliyordum. Bu sefer o korktu, gözlerini g

ÖLMEK İÇİN ERKEN

Orada olmamın amacı, cuma gecesi alkolünün etkisiyle beraber gevşeyip kızlara laf atmak değildi ya da cesaretimi toplayıp kalbimi kıran dostuma mesaj atmak da değildi. İhtiyacım olan tek şey sigara dumanını ciğerlerimin dibine kadar çektikten sonra bir süre öylece durmak, nefessiz kalıncaya, gözlerimden yaşlar gelinceye kadar, sonra öksürüklerle beraber ciğerlerimi boşaltmak, yanan boğazımdan buz gibi birayı aşağı, mideme kadar göndermek, üçüncü biraya başladıktan sonra tuvalete gitmek, üçüncü bira bitmeden tekrar tuvalete gitmek, tuvalet kapısında beklerken içerideki seslerden tahrik olmak, terli biçimde içeriden çıkan çifte gülümsemek, yerime geçtikten sonra benden sigara isteyen gay'e bir de kulak arkası sigarası vermek, onun bana flörtöz bakışlarından kaçınmaya çalışmak ve sonrasında eğer bir sperm daha yaşam bulsaydı anne rahminde, iki çocuklu bir ailenin, kaç yaşına gelirse gelsin küçük çocuğu olacağı yerde ortanca çocuğu olacağı, ne ilk göz ağrısı, ne de evin küçük seviml