BUGÜN HAYATTAKİ SON GÜNÜM


Hayata kaç yıl önce gözlerimi açtığıma dair fikrim yok. O zamanlar zaten nüfusa da çok sonradan kayıt işlemlerinin gerçekleştirirlermiş. Annemle iletişim kurabildiğim nadir zamanlarda bana fındık zamanının sonlarında doğduğumu söylemişti. Hatta kayınpederi kızmıştı anneme hamile kaldığı, tam da fındık zamanı iş göremediği için. Bilerek o dönemde doğuracak gibi hamile kaldığını düşünmüş. Ben doğduktan sonra hayal kırıklıkları çok daha fazla artmış. Erkek bekliyorlarmış beni meğerse ki. Abilerim gibi benim de erkek olmam lazımmış, tarlada daha fazla çalışabilecek iş gücü, ele karışmayacak bir aile ferdi.

Hastanedeki son günüm bugün. Etrafıma bakınıyorum, bir sürü tanımadığım yüz. Bir doktor eğilmiş gözlerimi kontrol ediyor. Yakasında bir kart var, büyük ihtimalle ismi yazıyor ama okuma yazma bilmiyorum. Zaten kız doğmuşum, hayata yenik başlamışım bir de okula gideceğim öyle mi? Dedim ya zaten ellere karışacağım, masraf yapmaya ne gerek var değil mi? Bunca yokluk içerisinde okulun masrafıyla kim uğraşırdı ki? Onlara da hak vermiyor değildim. Misafir gelmesi için dua ederdik. Yumurtayı sadece o zaman yiyebilirdik de ondan. Sakın misafir geldi hadi yumurta pişirelim de yiyelim havasında olduğumuzu düşünmeyin. O kadar bolluk nerede vardı ki? Misafir gelir, yumurta pişirilir, afiyetle yerlerdi. Sonra biz sofrayı toplardık, mutfağa giderdik ve o yumurta tavasını sıyırırdık.

Ergenliğe yeni girdiğim dönemlerde, benim diğerlerinden farklı olduğumu anlamışlardı. Hiç durmadan hızlı biçimde çalışıyordum. Benimle aynı zamanda çalışan erkeklerden neredeyse iki kat daha fazla çalışıyordum. Annemler de bunu görmüşlerdi ve fındık toplamak için gittikleri gündeliklere beni de götürüyorlardı. Büyük görüneyim diye, koca kadın elbiseleri giydiriyorlardı bana, çocuk yövmiyesi değil de büyük yövmiyesi vermeleri için. Kimi zaman kandırmayı başarıyorlardı sanırım, mutlu olduklarını görüyordum gün sonunda ama kimi zamanda mutsuz oluyorlardı. Bu elime geçen paradan anladığımı düşündüğümü sanmayın sakın, ben evlenene düğünler haricinde para yüzü hiç görmedim biliyor musunuz?

Gel zaman git zaman evlendik. Devir değişti ya, annemler kadar olmasa da biz de yokluk çektik. 6 tane evladım oldu. Tam da benim gönlüme göre 3 kız 3 erkek, hepsi de sırayla oldular. Onları büyütmek için dişimi tırnağıma kattım. En büyük kızımı okutamadım maalesef ama diğer beşi de okuma yazma biliyorlar en azından. Bazen onlara eziyet ettiğimi düşünmüyor da değilim, çektiğim yokluğu görünce onların nispeten bolluk içerisinde yaşıyor olmaları bazen canımı acıttı sanırım. Rahmetli eşim çarşıdan her gelişinde eli dolu geldi, onlara yiyecekler aldı, kıyafetler aldı.

Dedim ya doğum günümü bilmiyorum diye. 80’in üstündeyim sanırım. Bugün tarlaya gidip üzüm salkımına neden uzandığıma dair fikrim yok. Kolumu uzattım, o anda belime sanki balyozla vuruldu. Gözümü açmaya çalışıyorum şu an ama tam da açamıyorum. Konuşmaları hayal meyal duyuyorum. Durumum ağırmış, kalça kırığı ameliyatım iyi geçmiş ama yaşlı vücudum korkudan ameliyat masasına yatmadığım için biriken böbrek taşlarım yüzünden aşırı miktarda üre biriktiriyormuş. Beni tekrar ameliyata alacaklarmış ama kurtulma ihtimalim çok düşükmüş.

Bugün hayattaki son günüm sanırım. Gözlerim açık çocuklarıma bakıyorum, onlar da yaş dolu gözlerle bana bakıyorlar. Biliyorum size çok eziyet ettim, çok dövdüm, çok bağırdım. Ama bir kez olsun şunu yüzünüze söyleyemediğim için beni affedin;

"Sizi seviyorum”

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

İDRİS BEYİN'İN MEYHANESİ

ANLAMSIZ CÜMLELER

ÖLMEK İÇİN ERKEN