SONUÇ (3)*

Bana baktığında, sana hayran hayran bakışlarımı nasıl oluyor da göremiyorsun? Her hücremle istiyordum hâlbuki. Bana baktın bugün, bir şeyler anlattın. Ben de sana baktım, kaçırmadım gözlerimi senden. Anla istedim, yalvardı gözlerim sana. Fark ettin belki sen de, gözlerimden kaçan gözlerin hapsetti beni sensiz bir dünyaya. Kapandım içime.

Çocukken kendimce geliştirdiğim bir kalp kırıklığı sendromu vardı. Birisi beni her nedenden ötürü olursa olsun ağlattığında kalbimin parçalandığını hissederdim. Milyonlarca parçaya ayrılırdı, artık bundan sonra hiçbir yapıştırıcı yapıştıramaz derdim. Her seferinde bu en kötüsüydü derdim kendi kendime. Ne zaman bıraktım bunu düşünmeyi bilmiyorum ama bugün kalbimin milyarlarca parçaya ayrıldığının ve hiçbir yapıştırıcının bunu birleştiremeyeceğini biliyorum.

Ah bana bir baksaydın da ismimle çağırsaydın beni. İnsanlara sık sık isimleriyle hitap etmek onları mutlu edermiş, herkese kendi ismi güzel gelirmiş. Senden daha fazla kim mutlu edebilirdi ki bana ismimle hitap ederek? Hangi nedenden olursa olsun parçalanan kalbim sesini duyunca hemencecik bir araya gelirdi. Büyür büyür, daha da büyür ikimizi de içine alırdı. Ondan sonra kızardım kendime kendi kalbimin içinde ne işim var diye. Sana bırakırdım tüm kalbimi, ne yaparsan yap derdim.

Ruhumun tırmalandığını, her bir yanımın karıncalandığını hissediyorum. Varlığın tüm benliğimi benden almışken, sana ait bir bedenle daha fazla durabileceğimi sanmıyorum. Sana uzaktan bakmak aşkların en güzeli değil, dayanamıyorum sana bakınca. Göz kapaklarıma kızıyorum milisaniyeler için bile olsa sana kendilerini kapattıkları için.

Şimdi gidiyorum, yarın sensiz hayatımın ilk günü. Bununla nasıl başa çıkabileceğime dair herhangi bir fikrim yok. Zamanla geçer mi dersin? Benim hiçbir acım zamanla geçmedi. Ben üzerine kum serptim sadece. Şimdi üzerine kum serpmem gereken bir sensizlik var.

Sahi dünyada o kadar kum var mı?



*Gözyaşı dörtlemesinin üçüncü yazısı

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

İDRİS BEYİN'İN MEYHANESİ

ANLAMSIZ CÜMLELER

ÖLMEK İÇİN ERKEN