ŞEREFE YALNIZLIK


Bunca eğitim almama rağmen topluluk içerisinde konuşmayı, onlara hitap etmeyi hala daha beceremiyorum. Bırakının kalabalıkları, yeni tanıştığım insanların yüzlerine bakmaya bile çekinirim sanki beni yiyeceklermiş gibi. Yalnızlığıma kadeh kaldırdığım o gün de çok utandım konuşmaktan, yutkundum, boğazıma dizilen kelimelere yol verebilmek için bir damla sıvıya ihtiyacım vardı ancak o an havada bekleyen kadeh boğazımdan girmesi gereken ilk sıvıydı ve onu da konuşma yapmadan boğazımdan geçiremiyordum. Çözümsüzlük içerisinde kıvranırken kendimi biraz sarstım, sonsuza kadar bu şekilde durmam olanaksızdı. Sağ kolum havada başladım konuşmaya;

Uzakta bir yerde beni beklediğini biliyorum, belki de tam da şu anda aynı anda kadeh kaldırıyoruz birbirimizden habersiz. Belki de sahilde dolanıyorsun, canın mısır çekiyor ve seyyar satıcılardan birisinin yanına yaklaşıyorsun. Hazır közlenmiş mısırlardan istemiyorsun, mısır tanelerine bastıra bastıra en taze, dişlere yapışmayacak mısırı seçtikten sonra seyyar satıcıya veriyorsun pişirmesi için. O ara etrafı seyrediyorsun, çimenlerin üzerinde ellerinden kabak çekirdekleri dünyayı kurtaran üniversiteli gençliği görüyorsun. Gülümsüyorsun onlara, kabak çekirdeği değil de ay çekirdeği yeselerdi onların yanına oturur konuşurdum diyorsun ama kabak çekirdeği sevmiyorsun. Közde mısırın artık pişmek üzere, çantanın derinliklerine daldırıyorsun elini bozuk paraları almak için ancak başaramıyorsun, çantanı yere koyuyorsun ve sen de çömeliyorsun, gereksiz birkaç parça eşyayı çıkarttıktan sonra bozuk paralara erişebiliyorsun sonunda. Doğruluyorsun, tam da o esnada seyyar satıcıya bağırasın geliyor ancak bağıramıyorsun. Adamın ne suçu var, közlenmiş mısırda tuz sevmediğimi nereden bilebilir ki, keşke onu önceden uyarsaydım diyorsun.

Konuşmak hoşuma gitti, konuştukça da açıldığımı hissediyorum ancak toparlamam da lazım. Kolum ağrımaya başladı iyiden iyiye, hadi soğuk mezeler neyse de güveçte tereyağlı karidesi artık daha fazla soğutmamam gerekli.

Biliyorum ey henüz tanışamadığım insan, sırf ben istedim diye saç bandı takacaksın. Zifiri karanlıkta yıldızlar birden parıldamaya başlayacak beraberce gökyüzüne bakarken, sonra üstümüze örtü olacak parıl parıl yıldızlar. Galaksi ötesine doğru bakacağız seninle beraber. Bana sırtını döneceksin belki bazen, üzüleceğim, bana kızdığını düşüneceğim, sonra elimi tutacaksın. Sarılacağım ben de sana. Öylece ölmeyi bekleyeceğiz seninle beraber. Ne kadar mutlu bir ölüm bu!

Etrafımdaki hiç tanımadığım insanların bana delirmişim gibi baktıklarını görüyorum. Bitiriyorum artık ben de konuşmayı.

Yalnızlığa kaldırıyorum bugün kadehimi, yalnızlıkla beraber. Sen gelene kadar boş kalacak bu sandalye, bir gün senin buraya oturacağını biliyorum. Sana içiyorum tanışmadığım sevgilim, yalnızlıkla beraber sana.

Yorumlar

  1. Mustaf
    Sen tam bir adamsın, ay çekirdeği yerkende, kabak çekirdeği yerkende, tereyağlı karides yerkende..
    Mustaf
    Çizgili gömleğin, iğne delikli ayakkabıların, kare kare dilinmiş pantolonunla tam bir şekilsin.
    O sandalyeye oturacak kadın ne kadar şanslı bilemezsin.



    YanıtlaSil

Yorum Gönder

Bu blogdaki popüler yayınlar

İDRİS BEYİN'İN MEYHANESİ

ANLAMSIZ CÜMLELER

ÖLMEK İÇİN ERKEN