SENKOLİK

Bağımlılık açıklanabilir olmakla beraber anlaşılması oldukça zordur. Nefes almazsa ölür insan, nefes almak ise bir bağımlılık olarak açıklanamaz. Sigara içmezse, o an sigara içmediğinden dolayı ölmez insan ancak bu bir bağımlılık olarak açıklanabilir. Kimisi için sigara içen birisinin sigaraya bağımlılığı veya alkoliklerin alkole olan düşkünlükleri anlaşılabilir değildir. Bana ise o kadar tanıdık ki bağımlılık.

Su yerine kola içtiğim zamanları hatırlıyorum, öyle bir iki kutu kola değildi içtiğim, birkaç tane litrelik pet şişe içiyordum. Yurtta bilgisayar odasında ders çalışırken farkında olmadan 4-5 litre içtiğim oluyordu. Bardağa doldurmaya bile tenezzül etmiyordum. Dikiyordum şişeyi ağzıma, belki başkası iğrenir de bir bardak az kola isterlerse benden kardır diye düşünüyordum. Sabah midemden ağzıma doğru yükselen sıvıyla uyanıyordum, midemde katlanılmaz bir yanma ve ağrı, soğuk soğuk terleme, içerken o an kafayı güzel yapan, ancak ertesi sabah pişmanlık içerisinde kıvranan bir votka içicisi gibi hissediyordum kendimi. Ben de o votkacı gibi tövbe ediyordum kendi kendime yatakta kıvranırken. Öğle saatlerine doğru kolanın etkisi yavaş yavaş geçiyordu. Kola içmemek için verdiğim söze uymaya çabalıyordum. Güneş tepede olduğu vakit ise ellerim titriyordu, kola içmezsem ölecek gibi hissediyordum ve içmeye başlıyordum. Tam bir kolakoliktim.

Dövme, kendini ifade etme biçimlerinden bir tanesidir. Kendini ifade edecek sözün kalmazsa eğer, dövmelerle dışa vurmaya başlarsın. Gerçi dövmenin anlamanı soran herkese sözlü olarak yine ifade edersin ne anlatmak istediğini ya neyse bu başka bir konu. Önce bir tane dövme yaptırdım, basit ama benim için manidar bir ağaç ve altında gölgelenmeye çalışan bir çocuk. Ağaç benim için güveni simgeliyordu burada, çocuk ise beni. Güvenip gölgesine sığınabileceğim bir insanın varlığına açlığı ifade etmeye çalışıyordum. Anlamlarını bu kadar açıkça anlatmadım tabi arkadaşlarıma, onlar için güzel bir tasarımdan ibaretti o kadar. Dövme yapılan kişi için ise anlamlarını açıklamanın zorluğunun yanı sıra bir de dövme esnasında çekilen acı vardır. Dövme yapılırken kendi kendimi teskin ediyordum, ne de olsa bu hayatım boyunca bir defa yaşayacağım bir histi ve katlanılabilirdi. Yaptırdığım ilk dövmeden sonra birkaç dövme daha yaptırdım ve her seferinde bu son diyordum kendi kendime. Şimdi ise yeni tasarım üzerinde dövme sanatçısı arkadaşımla beraber çalışıyoruz. Tam bir dövmekoliktim.

Melankoli içerisinde akşam kendi kendime söz veriyordum, ertesi sabah uyanmamla beraber seni düşünmediğim bir hayata yelken açıyor olacaktım. Bunun için o söz verdiğim akşam sana dokunamıyor, sesimi duyuramıyor olmanın verdiği acıyı sonuna kadar yaşıyordum. Sabah uyandığımda önceki gece ağlamaktan yorgun düşmüş bedenimi bir anlık reflekse ayağa kaldırıyordum. Banyoda işlerimi hallettikten sonra servise biniyor ve işe doğru yola koyuluyordum. Bir an aklıma geliveriyordun ama önceki gece kendime verdiğim sözü tutmaya bu sefer kararlı oluyordum. Öğlene doğru içimi bir huzursuzluk kaplıyordu, ilaçlarını ihmal etmiş bir astım hastası gibi kesik kesik nefes alıyordum. Öğle yemeğinde arkadaşla beraber havadan sudan konuşurken git gide boyutsuz bir biçimde, orada ne işim olduğunu sorguluyordum. Öğleden sonra ise film kopmuş oluyordu bende, yazın o uzun ve sıcak günlerinde bir yandan oruç tutup bir yandan tarlada çalışan gündelikçinin iftar zamanı suyu kana kana içmesi gibi, ben de seni düşünmeye başlıyordum.


Bu hale ne zaman büründüğümü hatırlamıyorum, tam bir senkoliktim.   

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

İDRİS BEYİN'İN MEYHANESİ

ANLAMSIZ CÜMLELER

ÖLMEK İÇİN ERKEN